28 Şubat 2011 Pazartesi

BOMBOK _1

Bombok durumdayım..ayrıntılarınI yarın yazacağım ama sanırım kafayı yiyiyorum...evdeki kedi-köpek dahil hepimiz sakinleştireci içiyoruz...onlara bitkisel olanlardan(adını yazamam ama bitkisel)bana ise 20 mg...ay hiç iyi değilim...kedilerden biri çiftleşti anasını satayım...bi o eksikti...offffff......çıldırmak üzereyim.Elektrik faturası geldi 70.-Tl....elektrikli süpürge arızalandı...Pokiş...benim can kızım...11 yaşında oldu...memesinde kist çıktı....daha yazmadıklarım var...BOMBOK durumdayım....BOMBOKUM..........UYKU...RAB..UYKU..............ÇOK YORGUNUM............

27 Şubat 2011 Pazar

SÜRPRİZ ve RAB...DAHA NE KADAR?????

Unuttum yazmayi...anneme "zıkkım yesin"diyen teyzemin kızı gelmiş ben hastaneye onun ilaclarini yazdirmaya gittiğim gün...Elim okadar alışmış ki kapıyı kilitlemeye o gün annemi Hülya ablaya emanet etmiştim ve üzerinden kapıyı kilitlemişim....Farkında değilim...neyse Gaye yani teyzemin kızı gelince kapıyı açamamış ve oda annem için aldığı meyveleri kapıya asıp gitmiş...Eve gelip kapıda ki meyveleri Gayenin bıraktığını öğrendiğim de geri götürmek istedim önce....sonra "sanırım söylediğinden utandı"diye düşündüm ki sonra ki günlerde hep kızını yolladı bize...ve ben dün onu arayıp (çünkü vicdan azabının nasıl bir duygu olduğunu biliyorum ve bu çabasından vicdan azabı çektiğini düşündüm) "annemin ne olacağı belli değil,istersen gel bi helalleş"dedim...Geldi...gözlerimin içine hiç bakamadı ama geldi...O geldikten hemen sonra "yoğun bakımdan çıkmış annemle"geçmişin kavgasını yapan ve doktor tarafından refakatçılığına izin verilmeyen öz teyzem arayarak özürdiledi....Umurum da değiller...kapım gelen herkese açık....çektikleri mi bir ben bir de Allah biliyor...20 gün oldu yıkanmayalı....Yooo kimse demesin bi 5 dakika dahi değil mi diye....o 5 dakika o kadar önemli ki....Hele bi de tek başına iseniz...o kadar önemli ki....Yapılan bir yemek,hatta bir salata dahi ne çok yükümü alıyor bilemez kimse....her an ne olacağını bilmediğim,her gece saatimi kurup 03:00'da uyandığım ve nefesini kontrol ettiğim bir insan değil annemle yaşıyorum....5 dakika bile çok önemlii....Yüzünde ve boynunda bezeler çıkmaya başladı...Vücut kanser illeti ile mücadele ediyor dedi doktor....Ama ben onları gördükçe sinirlerim bozuluyor...Daha ne kadar çekecek???????????????Rab.....daha ne kadar çekecek??????????????

26 Şubat 2011 Cumartesi

ŞÜKÜR....

İyiyiz galiba?????Hiç bilemiyorum ki ne zaman ne olacağını...Dün dernekten(Atatürkçü Düşünce Deneği) arkadaşları ziyarete geldi ve hepsini hatırladı...geldiklerinde ne yemek istersin dediler ve ah işte sorulmasını beklediğim soru bu idi...Öyle çeşit yapmasını bilmiyorum ki....Ohooooo bugün tencereler akın etti eve:))))Bilinci gidip geliyor dünden beri... bugün Ayşegül ile konuştum ki o benim hastane arkadaşım ve annesini 57 yaşında iken beyinden dolayı kaybetmiş ve şu an yine beyinden dolayı felç babasına tek başına bakmak zorunda kalan ve henüz daha 24 yaşında olan gencecik hastane arkadaşım,dostum..O da tek çocuk ve İstanbul da iyi bir kariyeri ve evi var iken babasına bakabilmek için tüm bunlardan vazgeçmiş bir insan...İsyanlar da...aynı benim gibi....Ben onu çok iyi anlıyorum ama ya diğerleri?????Dedikodu,dedikodu,dedikodu!!!!!Bu halimizle bile insanlar canımızı acıtmaya devam ediyorlar.....Biz insanoğlu bu kadar kötümüyüz????Mesela evimizde ki köpekler annem uykuya geçtiği an seslerini çıkartmamaları gerektiğini iç güdüsel olarak çok iyi biliyorlar...Ya biz!!!!Bu halimizle bile canımı acıtıyorlar,dedikoduları ile!!!!!!!!!!!!!!!!!!Biz insanoğlu,kötüyüz.....Cebimde bir kuruş para kalmadı...yine bıgün biri pazara gidip beni adıma annem için alışveriş yapmış...çok hem de çok sevindim...Buzdolabımız dolu,yarın sabah ona portakal suyu da sıkabilceğim şükür....Şükür...binlerce kez Şükür.....

25 Şubat 2011 Cuma

ORGANİK BEYİN SENDROMU

Yani "Delirium" ya da "Kafa Travması"...Annem beyin ameliyatı olduğundan dolayı "organik beyin sendromu"nu da yaşıyor maalesef...Ruh hali asla birbirine uymuyor...Sırası ile

1.aşama)çok yemek yiyip çok konuşmak
2.aşama)aşırı agresive bağlanmak
3.aşama)çok uyumak yada hiç uyumamak
4,aşama)sil baştan
5.aşama)şuur kapanması

Biz ilk 3 aşamayı yaşamıştık daha önce ve tabii ki ilk kez böyle bir hastalık ile karşı karşıya kaldığımdan dolayı çok panik olmuştum.Tek başına olmanın dezavantajlarını da yaşamıştım.Bu sefer hangi sinyalleri vereceğini biliyordum ve açıkçası 2 gündür de diken üstünde oturuyordum çünkü iştahı aşırı açılmış,tokluk hissi kaybolmuştu.Bugün agresive bağlanacağının sinyallerini de verdi...Paraya taktı kafayı...Sonra arkadaşım ile telefonda konuşurken hesabımız olan markete gideceğimi söylemiştim ve onu algıladı...Montunu giyip dışarı çıkmak istedi birden...evin kapısını sürekli kilitli tutmama rağmen o an "çıkmak" fikrinr odaklandı ise "hayır"deme şansım yok...Çıktığında hemen Ayferi aradım yine ve takip etmem gerektiğini söyledi...Bu sendromu ilk yaşadığımızda ben annemi içeri sokmak için mücadele veriyordum...Takip ettim ve markete gitti...Bu aşamada hasta tamamen bilinçsiz...ne derse ne yaparsa yapsın bilinçsiz işte...ve en yakınındakini düşman olarak görüyor...Bu yüzden ilaçlarını içirmek için karşı komşudan yardım rica ettim...Akşam yemeğini hazırladım ama "ben yapmadım,komşu getirdi"dedim.

Aslında bana kalırsa ki Ayfer'de benim ile hem fikir...bu belirtiler aynı zamanda "şizofrenlik"belirtileri...ancak bugün doktoru ile yaptığım görüşmede belirtilerin benzer olduğunu ancak sonuçların farklı olduğunu söyledi...Organik Beyin sendromu tedavi edilebilinir,bilinç yeniden açılır yada ölümle sonuçlanır...

Meleğim şu an yaşayan ölüden farksız...Kıyamıyorum ona ve çok üzülüyorum.Benim canım o...Bugün oldukça zor bir gündü...umarım yarın sabah agresivliğinden kurtulmuş olur...Canım benim....seni çok seviyorum.

23 Şubat 2011 Çarşamba

UYURSAM ÖLÜRÜM DİYE KORKUYORUM....

Benim değil sabaha karşı uyanan meleğimin sözleri...hastalığının bilincinde...çok ağlattı gece beni...arkadaşlarının vefasızlığının bilincide....hep bana "bi sen bi ben,bukadarız" deyip durdu...ölmekten korkuyor hepimizin korktuğu gibi ama o bu korkuyu daha yoğun yaşıyor ve bu yüzden uyumak istemiyor...aslında herşeyin farkında...Birbirimize sarılmış ağlarken sabah ezanı okunmaya başladı ve "ayırmasın bizi Allah" diye dua etti...

Hayatım boyunca ben doğduktan 13 gün sonra intihar ederek vefat eden babama isyan ettim...Hayatım boyunca beni ve annemi döven üvey babama isyan ettim?Hep nedenlerin cevaplarını bulmaya çalıştım,bulamadım yıllarca....Sanırım şimdi buluyorum...Benim meleğim o kadar şanslı bir insanmış ki doğmam gerekiyormuş!!!!!Benim meleğim o kadar şanslı bir insanmış ki üvey babam ona eziyet ettiği zaman daha küçücük aklımla "KALKAN" olmam gerekiyormuş ve oldum da....benim meleğim o kadar şanslı bir insanmış ki bu hastalığında onun "YANINDA" olmam gerekiyormuş...Bu benim görevimmiş...Ne mutlu bana görevimi elimden gelen en iyi şekilde başarmaya çalışıyorum...Ay deliriyormuyum neyim...ama işte öyle yani!!!!!!

Bugün çok yorgunum,çok koşturdum....doktoruna gittim,ilaçlarını yazdırdım...o da sanki benim yorgunluğumu anlarmış gibi erkenden uyudu...Ayfer bugün gelmeyecek:(((((((...Çok alıştık onun varlığına...Ne güzel bir dost...

22 Şubat 2011 Salı

HEM GEZDİK HEM PİRİPAK OLDUK...KEYİFLİYİZ.

Ohhhh şükür oturabildim sonunda...Bugün hem çok keyifli hem de oldukça yorucu bir gündü...Biraz önce uykuya geçti meleğim bende gündüzden yıkanan çamaşırları asıp,kalan bulaşıkları da yıkadıktan sonra sonra oturabildim sonunda...Elim sudan çıkmaz oldu valla...Bulaşık yıka,yemek yap,ortalığı topla,çamaşırları as-topla,evdeki 4 ayaklıları sonrada bahçede ki 4 ayaklıları doyur...ne zor işlermiş bunlar yahu...İstanbul da yalnız yaşadığım günler aklıma geliyorda bazen...mesela 10 gün bulaşık yıkamaz,balkona astığım çamaşırları kuruduktan sonra toplamak yerine ihtiyacım olanı alır gerisini bırakırdım...Hatta hatırlıyorum da bi keresinde tabaklarda ki kuruyan yemek artıklarını çıkaramadığım için atmak zorunda kalıp yerine yeni tabaklar almıştım....Yalan vallahi bu reklamlar...O an ne prilin gücü nede sıcak su işe yaramamıştı...Şimdi bu yazıyı okuyan olursa eger muhtemelen "Ohaa" filan diyordur ama hiç sakıncası yok çünkü ben bile aklıma geldikçe kendim için "Ohaa" diyor ve hatta yetmeyip "pislik" kelimesini de sonuna ekliyorum...Yapıyormuşsun işte...iş başa düşünce herşeyi yapıyormuşsun.

Tanrı yine duamı kabul etti ve benim canım meleğim dün geceyi çok huzurla uyuyarak geçirdikten sonra bu sabah çok daha dinç,çok daha neşeli ,çok daha iştahlı ve sağlıklı olarak başladı güne...Ben o uyanmadan önce erkenden gidip tekerleki sandalyeyi getirmiştim zaten ve ona sürprimizi söylediğim zaman çok sevindi...Sağlığında gününün çoğu vaktini dışarda geçirmiş olmasından dolayı evde fazla kalmanın onu sıktığını biliyorum ancak zor yürüdüğünün kendisi de farkında ve ilk zamanlar dışarı çıkmak istemesine rağmen sonralarda bu konuyu hiç açmadı bile...Hemen tertemiz giydirdim aşkımı...bir de hafif makyaj...İkimizde o kadar mutlu idik ki...Çıkarken köpeklerimizi de aldık yanımıza ve önce Ayfer'e sonra da çok sevdiği çay bahçesine gittik...Ben hayırsız olduklarını biliyorum ama o farkında olmadığı için arkadaşlarını görmek mutlu etti onu...Keyifliydik yani...

Eve gelir gelmez çorbasını içirdim meleğime ve sonra İdil yani anneme "zıkkım yesin" diyen çok sevgili yiğenim Gaye'nin kızı geldi tekrar...O gelince mutfağa girdim ve uzun bir aradan sonra ilk defa hafif katı yiyecekler yemesinden dolayı çorba yerine yeşil mercimek yemeği ve pilav hazırladım acıktığında yedirebilmek için...Ara öğünlerimizde olmadı değil tabii ki...Portakal suyu,muz,bebe bisküvisi,Danone çilekli yoğurt...

İdil gitttikten sonra biraz vakit geçirdik birlikte...o anlattı ben dinledim...ben sordum o anlattı...Geçmişi ve geçmişteki insanları çok çok iyi hatırlıyor ama yakın zamana önce olanları hatırlamıyor maalesef...Bugün hep hayvan barınağından,hayvanlara olanlardan ve hayvanseverlerden bahsetti..."hep biz yaptık diye anlatıyorlardı benim köpekler için yaptıklarımı"dedi.Doğru da söyledi...İnsanoğlunun egosu hiç bitmez ki...

Bir ara baktım Televizyon'a odaklanmış bende bunun üzerine yayında olan "Yemekteyiz"programını açtım ona seyrederken acıkır da benden yemek yedirmemi ister belki diye ve bingo...Acıktı:)) ve hazırladığım yemeği afiyetle bitirdi....

Akşam üzeri el-ayak bakımı ile ilgilendim meleğimin...Ayfer ile anlaşmıştık ve bugün annemin banyosu için yine gelecekti bize...Ayfer'den çok şeyler öğreniyorum...Onun da annesi rahatsız ve hem bakım konusunda hemde hasta psikolojisi konusunda oldukça deneyimli...Mesela annemi banyo yaptırmaya ben ikna edemiyordum ve temizliğini vücunu silerek yapıyordum ama suyun altına girmesi gibi olmuyor elbette.Ayfer kolaylıkla ikna etti onu ve sağolsun bu aşamada da yanımızda idi...Bana kalsa ben duşakabin'in içine kocaman bi sandalye otutturmuştum yıkanırken oturarak yıkansın diye...ay ne salağım...Ayfer elinde oturakla geldi halbuki...Birde anneme aldığı yeni eşofman ve iç çamaşırları ile...Nasıl güzel ve nasıl vefalı bir arkadaşmışsın sen Ayfer...

Yatmadan önce içini ısıtsın diye içirdiğim sıcak tarhana çorbasından hemen sonra hem temiz hava almanın,hem de sıcak bir banyo yapmanın rahatlığıyla baktım oturduğu yerde gözleri kayıyor hemen yatırdım yatağına aşkımı...

Onun huzurlu ve mutlu olduğunu çok iyi biliyorum ve bu beni çok rahatlatıyor...ve yine güzel Yaradanım...bu geceyi huzurla uyuyarak geçirdikten sonra sabah daha dinç,daha sağlıklı,daha neşeli,daha iştahlı uyansın benim canım annem...

21 Şubat 2011 Pazartesi

DÜN GECEMİZ VE BUGÜNÜMÜZ

Salonda oda yaptım meleğime ışığı daha çok alıyor diyerek...Karşılıklı yatıyoruz ve 3 aylık sürecimizde o kadar kendimi otomatiğe bağlamışım ki azıcık kıpırdanmaya başlasa hemen uyanıyorum...Birara eve geldiğimiz ilk zamanlar ben arka oda da uyuyordum ve ozaman bile yataktan fırlayıp onun yanına gittiğimde yeni yeni kıpırdamaya başladığını görüyordum...Dün gece sanırım sabaha karşı birden yatağından fırladı...o kadar panik ve heyecanlıydı ki kötü bir kabus gördüğü belli idi herhalinden...Normalde benden yardım alarak yürümesine rağmen hiç yardımsız ve hızlı bir şekilde tuvalete gitti ve tekrar salona döndüğünde panik halde masada bulduğu torbanın içine gördüğü herşeyi doldurmaya başladı...Çok korkmuştu ve söylüyorduda..."Ben çok korkuyorum evimize gidelim" diyordu aşkım...Bu durumu biliyorum...Hastanede uzun zaman kalanların yaşadığı bir sendrom bu...Hastane ortamında hastanın da,refakatçının da psikolojisi bozuluyor maalesef...Benim meleğim ilk zamanlar bana çok güvenmiyordu örneğin...Serumu takılırken yada iğnesi yapılırken hemşirelere yardımcı olmakz zorunda olduğumdan dolayı eve geldiğimiz ilk zamanlarda elimde gördüğü herşeyi iğne zannediyor ve bağırmaya başlıyordu...Çok şükür o günleri atlattık ama zor günlerdi...Dün gece olanda benzer bi durumdu...Hastanede zannediyordu kendini ve gitmek istiyordu...Zor ikna ettim evde olduğumuze...Çok korkmuştu benim meleğim...

Son 1-1,5 haftadır çok keyifliyiz oda bende...Annemi şeker koması geçirmiş diye duyan,hastanede yattığımızı dahi bilmeyen,durumu anlattığım zaman işin ciddiyetini 3 gün sonra farkeden ve gerektiğinde işini gücünü bırakıp hergün hiç aksatmadan gelen ortak arkadaşımızın varlığı hem annemi hem beni sevindirdiği gibi aynı zamanda bana güç kattı...İlk zamanlar çok kaba davranmıştım halbuki ama ozaman beyin sendromu yaşıyordu ve zor günler geçiriyor, uyuması için dualar ediyor,birisi gelip uyandıracaklar diye ödüm kopuyordu...Şimdi Ayfer biraz gecikecek olsa ben bile yolunu gözler oldum...Annem ise onu görünce benden daha çok seviniyor...Onun böyle kocaman yüreği olduğunu bilmiyordum...İyi ki varsın Ayfer...Her gelişinde evimize neşe katıyorsun...Yürekten teşekkürler...

Bazen beni çok güldürüyor yaptığı hareketler ile...Çocuk gibi işte...Bugün ayağındaki çorapları çıkartıp ellerine giymiş:))Bugün 2 minik misafirimiz daha vardı...Gaye yani anneme "zıkkım yesin" diyen teyzemin kızı çocuklarını göndermiş evimize...yarın da kendi gelecekmiş...Buyursun gelsin...Ben kırgınım ona ama annem geldiğini görünce sevinecektir...

Bugün bir de tekerlekli sandalye ayarladım annem için...Erdek Belediyesinden bu konuda yardım istedim ve hemen buldular...yarın elimizde olacak ihşallah ve ben meleğimi sıkı sıkı giydirip,hafif bir de makyajını yapıp gezdireceğim meleğimi:)

Günden güne ona olan sevgim aşka dönüşüyor...Aşık oluyorum gitgide ona...Hemen köşede ki bakkala bile gittiğim de koşarak eve geliyorum meleğim yalnız hissetmesin kendini diye...Ben seni artık sevmiyorum annem...ben sana deliler gibi aşığım...

Biraz önce uyudu aşkım...Lütfen yüce Yaradanım;ona huzurla uyumayı ve yarın sabah bugünkün den daha dinç,daha neşeli ve daha sağlıklı uyanmayı nasip et Yarabbim...Ha bide lütfen yarın hava güzel olsun...meleğimi gezdireceğim...

KANSER...SONA GİDEN YOLUMUZ

Ayrı yaşıyorduk 9 aydır.Son zamanlarda sadece bana karşı değil etrafındaki herkese karşı olan davranışları agresifleşmiş ve bu durumu psikolojisine bağlayarak evden bavulumu ve köpeğimi alıp çıkmıştım.Bilemezdim ki bu durumun hastalığının belirtilerinden biri olduğunu.Arkamdan bıçaklar savururken ya da arkamı döndüğüm an saçımdan tutup kafamı duvarlara vururken benden neden bu kadar nefret ettiğini düşünerek günden güne içime kapanıyor ve ona karşı olan kızgınlığım artıyordu.Bir yandan da psikolojisinin bozuk olduğunu düşünmemden dolayı ona karşı duyduğum acıma ve üzüntü duyguları altında ezililyordum.Karman çurmandım yani...Nefret,acıma,anneye karşı duyulan sevgi ve özlem...

Taaki hasta olduğunu öğrenene kadar...Hasta olduğunu öğrendiğim an tek bir duygu vardı içimde...anne sevgisi...Bu yaşadığım dönemi sevgili meleğim çok iyi bilir...Birtürlü ulaşamıyordum anneme...hergün kapısına gidip açması için yalvarıyor,arkadaşlarını araya sokuyor ama birtürlü ulaşamıyordum ona...Açmıyordu kapıyı,benimle inatlaşıyordu...Kime faydası oldu ki bu inadın...Ağlıyor ve dua ediyordum...Kapıyı açtığı günün sabahı;ezan okunurken kalkmış ve ağlayarak dua etmiştim Yaradanıma...kapısını ve kalbini bana açsın Yarabbim diyerek...O gün kapısını açtı benim canım ve sona giden yolculuğumuz 05/11/2010 tarihinde başlamış oldu...

Kötü idi durumu hem de çok kötü...aşırı zayıflamıştı ve ne verirsem vereyim yiyemiyor,sürekli istifra ediyordu...Doktora gitmişti kendi başına ama tansiyon diye yollamışlardı onu eve...Beni evine kabul ettiğinin ertesi günü şiddetli baş ağrısından birlikte gittik Erdek Hastanesine...yine tansiyon dediler ve eve yolladılar bizi....Yok başka birşey vardı benim annemde,bunu hissediyordum,tansiyon kadar basit bir durum değildi ve 07/11/2010 tarihinde sabah saat 08:00'da alıp annemi Bandırma Devlet Hastanesine götürdüm...Amacim dahiliyeye kontrol ettirerek neden yemek yiyemediğini öğrenmekti...Hastaneye gidergitmez tekerlekli sandalyeye otutturdum onu ve sıraya girdim ama benim acelem vardı...Bırakıp sırayı acile götürdüm annemi...Acilden geçiş yapmamız daha kolay olur diye düşünmüştüm...Kurnazlık yapmıştım aklımca ama iyiki de öyle yapmıştım...Acile gider gitmez serum verdiler anneme...Şiddetli başağrısı başladı o sırada ve hemen Nöroloji doktorunu çağırdılar...Nöroloji doktoru kafa filmi istedi ve ambulans ile tomografi çektirmeye gittik...Şaka gibi idi yaşadığım herşey...Birden bire hiç anlamadığım bir koşuşturma içerisine girmiştim...Tomografi sonucuna göre annemin beyincik bölgesinde damar tıkanıklığı vardı...Makinelere bağlandı,akciğer filmleri,kalp ekoları...herşey biranda olup bitiverdi ve annemi aynı tarihte hastaneye gidişimizden 2 saat sonra Nöroloji Servisine yatırdık...Meleğim benim...başı öyle çok ağrıyordu,öyle çok acı çekiyordu ki...Hiçbirşey yiyemiyor ve sürekli istifra ediyordu...Yürümesinde ise dengesizlik vardı...Tek başıma idim.Ençok tuvalete giderken zorlanıyordum...2 elimle annemi,dişlerimle de serumunu...İlk 5 gün çok ağrı çekti,sonrasında ki günlerde ise hem bana,hem hemşirlere hem de doktorlara karşı agresifleşti...Bu arada halüsyonasyonlar görüyor ve hatırlama fonksiyonları azalıyordu....Öyle çok agresfifleşti ki durmadı hastanede...Doktorlar uyutarak hastanede tutmaya çalıştı onu durduramadık ve eve geldik...Evde bana karşı agresifliği devam etti...İsyanlarda idim...Neydi bütün bu olanlar anlayamıyordum...Hasta idi,tek başına yürüyemiyor ve hala yemek yiyemiyordu ve bana ihtiyacı olduğunu kendiside bilmesine rağmen yine de benimle uğraşıyordu....Ne yaparsa yapsın,ne söylerse söylesin tansiyonunu yükseltirim korkusu ile cevap vermiyor ama çok hem de çok üzülüyordum...Çok hemde çok zor bi 5 gün geçirdik evde...Yine karman çurmandım...kızgınlık,acıma,çaresizlik ve anne sevgisi...

Son gün...uyurken markete gitmiştim...Birazda oyalandım açıkcası...Nasıl olsa uyuyor diye bi açy içtim...eve geldiğimde heryer kandı ve yerdeydi...O an hiç gitmiyor gözümün önünden....aklıma ilk gelen şey mide kanaması geçirdiği yönünde idi ama yüzüne baktığımda düştüğünü anladım...Ben dışarıda iken kalkıyor ve denge problemi yaşadığından düşüyor ve düşerken de burnunu masaya çarpıyor... o dönemde de hergün aspirin içtiğinden dolayı kan çok fazlalaşıyor...Erdek Hastanesine götürdüm hemen....pansuman yaptılar ve tansiyonu yükseldiğinden müşahade altına alarak tansiyonunu düşürmeye çalıştılar...2-3 saat sonra tansiyonu düştü diye bizi eve göndermek istediler ama kabul etmedim."tekim ve evde birşey olursa müdahale edemem" dedim ve iyi kide öyle demişim...1 saat sonra ambulans ile Bandırma Devlet Hastanesine gitmek üzere yolda idik...Dudakları morarmaya başlamıştı annemin...Son anda yetişmiştik hastaneye...Acil Servisinde müdahale edildikten sonra tekrar Nöroloji servisine yatırıldık ve annemin 3 gün şuuru kapalı kaldı...Bu arada dördüncü tomografi çekilmiş ve yine damar tıkanıklığı çıkmıştı...ama uyanmıyor ve hissetmiyordu...Sonunda MR çekmeye karar verdiler ve beni annemden ayıracak olan tümör o zaman gösterdi kendini...Tümör çok büyük ve son evresinde olduğundan kendini en baştan beri damar tıkanıklığı gibi göstermiş damarın açılması için verilen ilaçların neticesinde damar açılmaya başlayınca gerçek halini göstermişti...Üstelik sadece tümör yoktu bir de ödem vardı...

3 günün sonunda şuuru açıldı benim canımın...Ablasını çağırdım ki onun ile de arası kötü idi ama aradım gelin dedim...Nörolojiden çıkıp Beyin Cerrahı Servisine aktarıldık...Ameliyat öncesi durumu ona korkutmadan anlatarak saçını traş ettiler ve o gün benim için bir mucize gerçekleşti.Kendimi bildim bileli hiç ama hiç duymamıştım ondan bu sözü...Ben ona söylerdim ama o bana söylemezdi...Yine ilk adımı ben attım..."Seni çok seviyorum anneciğim"dedim ve annem hayatında ilk kez ve gönülden bana "bende seni çok seviyorum kızım" dedi...O an öylesine gönülden söyledi ki beni sevdiğini...ah benim canım annem ameliyat sonrası birdaha hiç kızı olamadım onun...O benim kızım oldu,o benim çocuğum oldu...Bazen 5 yaşında bazen 3...Bazen annesiyim,bazen ablası bazende sadece Özlem ve 07/11/2010 tarihinde başladığımız hastane sürecimiz 09/02/2011 tarihinde doktorların "yapılacak birşey kalmadı"demesi üzerine bitti.Evimizdeyiz artık...60 yaşında olan annem artık benim çocuğum...Aynı bir annenin çocuğuna baktığı gibi bakıyorum ona.Oyalansın diye oyuncaklar aldığım annem...çocuğum.

Ne çok şey öğretti bu hastahane ve hastalık süreci bana.Ne çok üzdü,ne çok yıprattı...Şimdi geriye baktığımda o an üzüldüğüm şeylerin aslında şer değil hayır olduğunu görebiliyorum...Mesela annemi uyurken bırakıp gittiğim için kendime çok kızmıştım ama iyi ki gitmişim,iyi ki düşmüş ve bunun üzerine hastahaneye götürmüşüm. İyi ki sıraya girmemek için aklımca kurnazlık yaparak acil servisine götürmüşüm onu.İyi ki,iyi ki,iyi ki...o kadar çok var ki...

Bir de kırgınlıklarım var...Yıllarca bana karşı dostlarını,arkadaşlarını tercih etti...Onlara çok hem de çok değer verdi ama onlar kapımızı hiç çalmadılar...Ablasını çağırdım kardeşini görsün diye ama ablası yoğun bakımdan çıkmış meleğim ile geçmişin ve küskünlüklerin tartışmasına girerek ona hakaretler yağdırdı...Ablasının kızı ki onu hep kıskanmışımdır bana göstermediği ilgiyi ona,bana vermediği sevgiyi ona verdiği için...ama annemin o çok sevdiği,maddi durumu iyi iken ihya ettiği bu insan yemek yediremediğim için ağladığımda annem için "bırak zıkkım yesin"diyecek kadar utanmaz,ahlaksız bir yaratıkmış meğer...İnsanlara kırgınım...

Kalbim çok acıyor...Ağlamadığım gün yok,kırgınlıklarım çok...Günlerim çok yorucu ve yoğun geçiyor...tamamen ona bağlıyım...karşımda 1 insan ama 10 ayrı karakter var...En zor olan anlar kendisini bilinçsizce agresive bağladığı anlar...O an onu sakinleştirebilmek o kadar zor oluyor ki...ama olsun...olsun.Meleğim'in bir müddet sonra şuuru kapanacak.Ahhhhhhh o kadar yalnızım ki...O anı düşünmek dahi istemiyorum ama sona hızla yaklaşıyoruz...Gözlerimi kapatmaya,uyumaya korkuyorum...kabuslar,kabuslar,kabuslar....Yardım et Yaradanım...

Her gününü,her anını yazacağım meleğimin...Bu onun ile benim günlüğüm olacak bundan sonrasında...Sevgili dostum Çiğdem'e hep "meleğim" derdim...özürdilerim Çiğdem'im....benim asıl meleğim annemmiş.