8 Ağustos 2011 Pazartesi

Melancholy - piano violin music

SAD VIOLIN - VIOLON TRISTE

sakin....

arkadaşımın bahçesindeyim...burayı nasıl anlatabilirim bilmiyorum...cep telefonum kaybolmasaydı yada fotoğraf makinem olsa idi elbette ki paylaşırdım bu doğa harikasını....sade,yalın,sessiz....gündüz sadece kuşların, bu saatte ise garip böceklerin sesi...köpeklerim yanımda ve hatta arkadaşımın sokaktan kurtardığı cins köpeklerde var burada...havuz gibi birşey var ama tam ne olduğunu anlayamadım:))evet içinde su var ama o suya atlayabilmek için sandalye tepesine filan çıkmak gerekiyor...yaptım vallahi...sandalye tepesine çıkıp atladım suya:))))ahhhhh çok keyifli idi...tek başımayım burada...daha doğrusu köpekler ile ki onlar olmasa idi cesaret edemezdim bu ıssız yere tek başıma gelmeye...etrafta bir yığın biber,domates...birde hamak:)))nasıl keyifliyim anlatamam...cennet gibi...çok paran olsa neyapardın diye sorsalar ilk vereceğim cevap "burayı satın alırdım"....öyle harika bir yer burası...yarına kadar buradayım....

7 Ağustos 2011 Pazar

hamamböcekleri....

halbuki ben onları çoktan öldürümüştüm....halbuki ben kendime göre bi dünya kurmuştum..sakin,yalın...nasıl da izin verdim tekrar canlanmalarına ve çoğalmalarına....ben izin verdim...ben....ben...ben....ben izin verdim.beni yiyip bitirmelerine izin verdim,beni yok etmelerine izin verdim...onlar işte...hamamböcekleri ya onlar...zayıf anımı yakaladılar..."hayır"demeyi bildiğim
zamanlar yoktular...şimdi çoğaldılar...kadını/erkeği....yiyip bitiriyorlar beni...ben....ben....ben....izin veriyorum....çünkü omuz arıyorum...yok yok illa ki bu bir erkek değil...ya dost arıyorum...yok mu??? var ama uzağımdalar...içiyorum...hep içiyorum...

30 Haziran 2011 Perşembe

MEKTUP...

Ne zamandır yazmak istiyordum sana ama ağlarım diye vazgeçiyordum herdefasında...Son 2-3 gündür iyi hissediyorum kendimi...Sanırım yavaş yavaş alışmaya başladım yokluğuna...gerçi uzun seneler ayrı yaşadık birbirimizden...sen Erdek'te ben İstanbul'da...ama o farklı imiş...çok sık görüşmesekte yaşadığını,nefes aldığını biliyordum...Nasıl da boşa harcadık zamanımızı....Birbirimizden ayrı....Sana olan özlemim hiçbirzaman bitmeyecek biliyorum ama hergeçen gün daha çok alışacağım yokluğuna, onu da biliyorum...

Hadi gel sana biraz bizden,dostlarından bahsedeyim...Gerçi sen bizi görüyorsun biliyorum ama olsun...hem biraz dertleşmiş olurum seninle...

Önce evinde ki 4 ayaklı dostlarından haberler vereyim sana...Hani bahçede doğum yapan anne kedi var ya...yavruları ayaklandı artık...öyle sevimli öyle sevimliler ki...onları seyrederken kendimden geçiyorum...Bu arada evdeki köpişleri de traş ettim...Makine buldum köpeği olan komşudan ve öyle bir gaza gelmişim ki damdazlak oldular....Şeri de zorlanırım zannetmiştim ama en kolay onun traşı oldu biliyormusun...Bağladım ağzını ve yarım saatte bitti traşı...Her sabah ve akşam gezdiriyorum onları...Bazen "at artık şu köpekleri"diyen densizler çıkıyor karşıma ama ağızlarının payını veriyorum...Merak etme annem...onlar senin emanetlerin bana ve onları ne kadar çok sevdiğini biliyorum....Hele hele Şeriye olan aşkını çok iyi biliyorum...merak etme annem emanetlerine çok iyi bakıyorum...

Bursa'dan Behiye ablada da geldi ve sizin takım tamamlandı böylece...Aralarında birtek sen yoksun...Yerine bir başkası oynuyor çok sevdiğin okey oyununu...Hatırlıyormusun, İstanbul'a yanıma geldiğinde okey oynayacak ekip bulamaz sonrada "rüyamda okey taşları görüyorum" deyip dönerdin gerisin geri Erdek'e...Yine aynı yerde,senin o çok sevdiğin çaybahçesin de toplanıyorlar.Geçenlerde...yani Kandil'de...Kandil simiti alıp sevdiğin çay bahçesine gittim...Arkadaşlarına,dostlarına,seni tanıyan herkese dağıttım ve herkes seni yad etti...En çok hoşuma giden ne oldu biliyormusun?Anne-babasının yanında oturan ufak bir çocuğa da kandil simiti verdiğimde önce kabul etmedi..."yemem ben" dedi ama annesi "Seval teyzenin oğlum bu" deyince "işte o zaman yerim"deyip aldı...Ne çok sevenin varmış annem...4 ayaklı tüm dostların seni sevdiğini biliyordum ama çocuklarla aranın böyle iyi olduğunu bilmiyordum...Bana servis yaptığı için bahşiş verdiğim bir ufaklık ta yanıma gelip hem teşekkür etti hemde "Seval teyzemin ruhuna gitsin"dedi...Seninle gurur duyuyorum annem...

Bu arada Erdek gazetesinde senin ile ilgili haber çıkmış..
.Üzgünüm annem ama bu haber ile birlikte gerçek yaşında ortaya çıkmış oldu...Arkadaşlarınla konuşuyoruz da bazen... sonra kahkahalara boğuluyoruz...Hani annem insan atarda bu kadar mı atar...Kimine yaşın için 53 demişsin kimine 55:))))Ha bu arada attığın başka şeylerde çıktı meydana....Sevinç ablayı ne kadar çok sevdiğini biliyorum ama ona hava atmayı da çok sevdiğini biliyorum..."İstanbul Büyükçekmece'den ev aldım,bankada 8.000.-Tl param var" demişsin:)))Hayır o değil bende gerçekten inandım ve hatta Büyükçekmece'ye yerleşme hayallari bile kurdum...Veraset çıkar çıkmaz koştum Tapu dairesine ve mor oldum...arkadan bankalara gittim ve oralarda ise mosmor oldum:)))

Bana gelince...bazen yolda gördüğüm birini sen zannediyorum...kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor ve yine gerçeklerle yüzyüze geliyorum...Kandil'den bir gün önce kuaföre gittim...Moralim yerine geldi...Beğendin değil mi anneciğim benim...İyi de oldu be annem...Saçlar bembeyaz,kaşlar ormaniye,bıyıklar kaytan...görünüşümle insanları daha fazla korkutmaya hakkım yoktu öyle değil mi:)))Bu aralar birayı fazla içiyorum:(((Kızıyorsun biliyorum ama şu an için iyi geliyor bana...ama merak etme dışarıda değil,evimde içiyorum...İlk defa bugün evde yemek yaptım kendim için...zeyinyağlı fasülye...berbat olmuş:)))yediğim zeytinyağ mı yoksa fasülye mi belli değil.Yemek yemiyordum doğru dürüst...Günü bir dilim ekmekle geçirdiğim zamanlar oldu ya da dışarıda birşeyler atıştırdığım zamalar... ama yavaş yavaş düzene girmeye başlayacağım annem...Öyle ya...hayat devam ediyor...

Günümün çoğunu evde geçiriyorum annem...Şu aralar işe girmeyi düşünmüyorum açıkçası...Dinleniyorum...Canım annem benim Allah senden binkere razı olsun...Hiç darda kalmadım sayende...maaşın bağlanmadı henüz ama çektiğin ve 11 ay boyunca ödediğimiz kredi borcunun kalan taksiti hem silindi hemde borcun sigortalı olduğu için ödediğimiz kadarını iade ettiler...Oda beni biraz rahatlattı açıkçası...Allah senden bin kere razı olsun annem...

Kabristanını yaptırabilmem için biraz zaman geçmesi gerekiyormuş ama ben yerin,adın belli olsun diye başının mermerini yaptırdım annem ve iyi ki de yaptırmışım...Kandilde ziyaretine geldiğimde seni arayanlar oldu ve yerini rahatlıkla buldular...Çiçeklerini beğendin mi annem?En sevdiğim zaman...Cumartesi pazarından mevsimlik çiçekler alıp yeni evini süslemek...

Annem benim...seni rüyamda görebilmeyi çok istiyorum ama nedense benim değil başkalarının rüyalarına giriyorsun...Arkadaşın görmüş seni rüyasında...Hiç konuşmuyor ama çok güzel gülümsüyormuşsun....Mutlusun öyle değil mi annem?...Canım annem benim...seni çok merak ediyorum ve hergece büyük Yaradanıma senin için dua ediyorum...Rahat ol annem,mutlu ol annem....Sen kendini çok yormuştun annem...şimdi dinlenme zamanı...yerinde dinlen annem...seni çok seviyorum...biliyorsun...

10 Haziran 2011 Cuma

GELİN...

Böyle dedi sevgili Çiğdem'im,annemin son yolculuğunun nasıl olduğunu ona anlattığımda...."GELİN" gibi uğurlandı benim meleğim ebedi evine...Erdek halkı ve arkadaşları yalnız bırakmadılar benim meleğimi... ne cenazesin de nede Mevlid'in de...Beni'de teselli eden bu ya...Acıları bitti ve anacığım dostları ile,onu sevenler ile uğurlandı büyük Yaratıcımın yanına...

Dua etmiştim Yaradanıma..."Annemi o toprağa yerleştirene kadar onu başımın üstünde taşımamı nasip bana Allahım" diye...Şükürler olsun yarabbim....Aklımda kalmıştı....son gün evinde rahatsızlanmadan önce ona yeni bir elbise almış ve tırnaklarına oje sürmüştüm...Çıkaramamıştım ojelerini ama yıkanmadan önce yanına girip sildim ojelerini anacığımın...Öyle güzeldi ki...Ağlamamaya çalıştım cenazesinde ve Mevlid'inde...Ama Mevlid okunurken dayanamayıp sessizce gözyaşlarımı döktüğümde hissetim annemin omzuma dokunan elini...Tüm bedenim uyuştu o anda...Yanımda olduğunu hissettim ve onu üzmemek için tekrar ağlamamaya çalıştım...

Kalpleri bizimle olan herkese teşekkür ederim...Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı günleriniz olmasını diliyorum...Annemi tanımasınızda emin olun ki o gerçek bir "MELEK"ti....

9 Haziran 2011 Perşembe

ACI...

Bandırma Devlet Hastanesin'de başlayan yolculuğumuz 08.06.2011 tarihi saat 23:50'de yine aynı hastanede sona ermiştir.

Hoşçakal meleğim,yolun açık olsun...seni çok seviyorum...

5 Haziran 2011 Pazar

SENİN BENİ SEVDİĞİNİ BİLİYORUM ANNEM...

Dün sabah,piknik speteimizi hazırlayıp hergün gittiğimiz çay bahçesine gittik annem ile...Uzun zamandan sonra yine katı yiyecek yiyebildi annem ve onun karnının doymuş olmasına çok sevindim.Gerçi tıbbi mama ona verdiğim yiyeceklerden çok daha doyurucu ve vitaminli ama olsun arada böyle yiyebilmesi yada bir kase çorba içebilmesi beni sevindiriyor.

Eve geldikten sonra biraz fenalaştı.Yüzü kıpkrmızı oldu ve gözbebeği kayboldu...panik olmadım ve o an yapmam gerekenleri yaparak hemen taksi çağırıp hastaneye götürdüm...Korkulacak birşey yoktu ama yinede serum verdiler ve maalesef yine bilinci kayboldu.Serum sırasında sürekli kalkmaya ve gitmeye çalıştığından dolayı biraz sakinleştirici yaptılar.Sakinleşmeye başlayınca onun yanına oturdum ve sarılarak başını omuzuma koydum...Kendini güvende hissetsin,yanında olduğumu anlayabilsin istedim...Bilinci kaybolmuş olmasına rağmen o da bunu hissetti...Boynuma öpücük kondurdu ve böyle olunca benim gözlerimden yaşlar akmaya başladı...Bunu da hissetti ve gözyaşlarımı silmeye çalıştı....

İşte böyle olduğu zaman,annem beni öptüğü,bana sarıldığı zaman benim moralim çok hemde çok bozuluyor....Annemin bana sarılmasını,annemin beni öpmesini değerlendirmem gerekirken ben onun bana kötü davranmasını istiyorum.Ben ona sarılayım,ben onu öpeyim ama o bana kötü davransın.İtsin beni eliyle...olsun....ben yine gideyim onu zorla öpmeye çalışayım."Anneciğim benim"diye boynuna sarılayım ama o yine beni itsin,istemesin beni...bana kötü davransın...Çünkü...çünkü o zaman gücümü kaybediyorum,aşırı duygusallaşıyorum,arka odaya geçip saatlerce ağlıyorum,isyan ediyorum,yutkunamıyorum,nefes alamıyorum,içime atıyorum,konuşamıyorum....gücümü kaybediyorum.

Şimdi böyle diyorum ama yakınları vefat edenler ile konuştuğumda bana "değer verdiğin insanı kaybettikten sonra KEŞKELERİN hiç bitmediğini" söylüyorlar...Bu durumu değerlendirmem gerekiyor halbuki....Belki ileride "keşke annem bana sarılıp, beni öpseydi"diyecektim.Annem ile aramız bozukken onun çevresindeki bazı arkadaşları beni gördüklerinde bana annemin beni sevmediğini ve beni istemediğini söylerlerdi.Çok üzülürdüm elbette böyle söylediklerinde...Şimdi...şimdi bunu söyleyenlerin yanına gidip "işte görün annem beni seviyor hem de çok seviyor"demek istiyorum.Mümkün mü bir annenin evladını sevmemesi???Değil elbette...belki benim annem sevdiğini göstermeyi beceremedi ama bu hastalık döneminde bilinçli yada bilinçsizce beni sevdiğini pekçok kez gösterdi benim meleğim.Ameliyata girmeden 1 gün önce ki bilinci yerinde idi ve bana "seni çok seviyorum kızım"demişti...Dün hastaneden geldikten sonra koltukta uyuyakalmıştım...Tilki uykusu...o gelip hırka ile benim üstümü örttü....

Daha nasıl ifade edebilir ki duygusunu...Benim annem beni seviyor....bense onu canımdan daha çok seviyorum.

3 Haziran 2011 Cuma

RAB BİLİR AMA....

Blog kapandığında çok üzülmüştüm...sonra sevgili Begonvilli Ev açıldığını söylediğinde çok sevindim ama !!!Şimdi okudum yorumları...anneciğimi merak edenler var...ne güzel ve gönülden teşekkürler...

Kısaca;toplam 7 ay oldu....Bandırma Devlet Hastanesinden taburcu olduktan sonra evde geçirdiğimiz dönem çok hem de çok zordu..."ORGANİK BEYİN SENDROMU"dönemi...Bilinçaltı yüzeyde ve kesinlikle iletişim yok...bazen 3 yaşında bazen 60....sonra boynunda çıkan ve "hey bak ben buradayım"diye bağıran bir beze için tekrar Bandırma Devlet Hastanesi ve oradan sonra Bursa Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi...1 hafta kaldık orada ve doktorumuzun "Tıp bundan sonrasında durdu" demesi ile evimize geri döndük...Onkoloji hastanesinde annemin aslında 5 yıldır "akciğer kanseri"olduğunu ve oradan beyne metastas yaptığını ve şuan kemiklerde ve lenfte olduğunu ve en kötü huylu tümör olduğunu öğrendim.Eve geldikten sonra 2 kere bağırsakta kanama oldu ve her defasında Balıkesire gittik/geldik...Kalmadık Balıkesir Devlet Hastanesinde....Hem ben hem annem istemedi ve hem de doktorlar gerek görmedi...İlaç ve serumla durdurduk kanamayı....

Ne diyeyim...nasıl söyleyeyim..."BUKALEMUN"gibiyiz....evet bu durumu en iyi özetleyen bu...Hayatımızı tüm vücudunu sarmış olan tümör/tümörler kontrol ediyor...Birgün konuşma fonksiyonunda ve oradan çıkıp yeni bir yere gidene kadar konuşamıyor,diğer bir gün yürüme...Bilinci ise gidip-geliyor....Ben elimden geldiği kadarı ile onu mutlu etmeye çalışıyorum ve onu en çok mutlu eden şey dışarıda olmak,gezmek-dolaşmak....Tekerlekli sandalye aldım Erdek Belediyesi vasıtası ile....Elimde tekerlekli sandalye ki o benim birebir Mercedesim:)))hergün saatlerce deniz kenarında turlamalar,çay bahçelerinde arkadaşlarının yanında vakit geçirmeler,arada kuaför ziyaretleri...arada Erdek Devlet Hastanesi ağrı kesici iğneler yada serumlar ama bu tekerleki sandalye gerçekten benim mercedesim....Yürüyemediğinden değil...Fakat benim 20 adımım onun 1 adımı....hem kendi yorulmuyor hemde ben daha hızlı hareket edebiliyorum....Genel durumumuz böyle idi en son yazdığımdan bu yana...Tabii arada çok hemde çok kötü günlerimiz de oldu...

Bugüne gelince....Hazırlanıyorum...yokluğuna hazırlanmaya çalışıyorum...Tümör Nefes borusunda...Evde "Oksijen Tüpü"hazır vaziyette bekliyor....Herşeye rağmen tekerlekli Sandalye ile yaptığımız gezintilerimiz devam ediyor ama iyiye gitmiyoruz...Nefes alıp verdikten sonra tekrar nefes alabilmesi için uzun bir süre geçiyor...Görünüşte iyi özünde kötüyüz...Bilinç ise yine açılıp kapanıyor ama daha sakin...Ben yine birgün annesi,birgün ablası,birgün kızı oluyorum...Bu arada tıbbi mama ile besleniyoruz....hatta bazen onu bile içemiyor...yutkunamıyor...Balıkesirde ki doktorun beslenmesi için verdiği serumlar ise evde duruyor çünkü damar yolu bulunamıyor...

Artık ağlamamaya karar verdim ve son 2 gündür de ağlamıyorum...Yalnızlık zor hemde çok zor...Sevgili Aile Hekimimiz Burhan ağabey metanetli olmam gerektiğini,o an geldiğinde panik olmamam ve sakince 112'yi aramam gerektiğini söyledi...Bir başkası da o an geldiğinde eğer ağlarsam ya da bağırırsam onun acı çekeceğini ve ruhunu teslim edemeyeceğini söyledi...Biri gelip "zemzem" suyu verdi...Tamam ama ben bu durumda gerçekten sakin olabilecek,112'yi sakince arayabilecek o "zemzem" suyunu ağzından damlatabilecek miyim?Yalnızlık zor hem de çok zor!!!!

Merak etmeyin biraz fazla kötümser yazıyorum ama anneciğime heran herşey olabileceğini bildiğimden dolayı böyle yazıyorum...tamam yemiyor ve tamam artık tıbbi mamayı da içemiyor olabilir ama hala nefes alıyor ve hala onu deniz kenarında mercedesimizle gezdiriyorum...oda bundan çok mutlu oluyor:)))Merak etmeyin;herşeye rağmen keyifliyiz ve bazen kahkahalar dahi atıyoruz....

Bu arada hayallerim var annem için,onun ismini yaşatmak ve onun vasıtası ile birilerine faydalı olabilmek için...

Birincisi; annemi sonuna kadar başımın üstünde taşıyacağıma dair kendi kendime söze verdim ve Allahım ihşallah o gücü,kuvveti bana verir de sonuna kadar onu başımda taşırım...

İkincisi; Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesinde "KANSER"hastalarının ve yakınlarının ızdırplarına şahit oldum ve en güzel dostluklarıda burada kurdum.Orada ki refakatçı arkadaşlarımın hepsini çok seviyorum...Nasıl da birbirimize yardım ediyor birbirimize kenetleniyorduk...bizi bizden başka kim anlayabilir ki...yaşayan anlar sadece...Gerek doktorundan,hemşiresine gerekse şehir dışından gelmiş olan hastaların kalacakları yere kadar tamamen bu hastalığa ve tedavisine hizmet ve gönül vermiş bir Hastehane ki orada bazı odalar hep bu hastalığı yaşamış insanların yaptığı bağışlar sayesinde oluşturulmuş ve bu odaların kapısında bağışı yapan insanlarında isimleri yazıyor zaten...Orada annemin tedavisi için kalırken ve kapılarda bağış yapan insanların isimlerini okurken niyet ettim "bu kapılardan birinde annemin ismi yazacak ve o burada yatan hastaya faydalı olacak"diye....Anacığımdan bana bir maaş ve bir de ev kalıyor ve Allah bana nasip kısmet ederse eğer anacığımdan kalacak evi Onkoloji hastanesine bağışlayacağım....Nasip et Yarabbim...Kanser hastalığını yaşayanlar yada yakınlarI kanser olanlar beni çok daha iyi anlayacaklardır...

Bir de öğrendiklerim/anladığımı zannedim anlamadığım ama aslında yaşadıktan sonra çok iyi anladıklarım var."ENGELLİ" dostlarımız....Annemi tekerlekli sandalye de gezdirdiğim zamanlar beni ençok üzen bakışlar ve saçma sapan sorular oldu...Hatta bir dönem "Erdeğin delisi" modunda idim....Ben şimdi evlerine kapanan "ENGELLİ DOSTLARIMIZI"çok iyi anlıyorum...Yalvarıyorum size;onlara "UCUBE"gibi bakmayın....Hasta olduğunu bildiğiniz dost,arkadaşlarınıza soracağınız sorulara dikkalr edin...karşılarıan geçip "ah,vah" etmekten ziyede onlara MORAL VERİN....Karşılarında gülün,kahkaha atın,espriler yapın ama ACIMAYIN...

Büyük Yaradanım...Tüm yarattıklarına sağlık,afiyet nasip et güzel Allahım...

1 Mart 2011 Salı

BOMBOK-2

Psikolojim hiç iyi değil...Bu beyin hastaları bukalemun gibiler...Bundan 2 hafta öncesine kadar başında öldü ölecek diye hüngür hüngür ağlıyorken şimdi biraz uyusa da uyusam diye dua ediyorum...Beyninde tümör + ödem vardı...Doktor tümörü almış ödemin de bundan sonra boşalacağını söylemişti....2 hafta öncesinde bir fiil uyuyor ve altını bağlıyordum...İdrarı o kadar kötü kokuyordu ki ilaçlara bağlıyordum ama meğer ödem boşalıyormuş ve şimdi yani ödem boşaldığından dolayı uyanarak,ayağa kalkarak rahatlamış...Bu durumda benim şükretmem gerekiyor ama şimdi öyle çok yoruluyorum ki...eline geçen herşeyi atıyor....çok sık agresive bağlanıyor...sürekli birşeyler istiyor,anlamsız...mantıksız şeyler....Bu durum kimseyi korkutmasın...bu her beyin hastasında olan birşey değil....benim annemde psikolojik olarak öncesi de varmış ki ameliyata girmeden önce gelen psikolog "atipik psikoz"teşhisi koymuştu ve tabiiki de ameliyat altta yatan bu durumu tetikledi...Atipik psikoz yani şizofrenle paronayak arası gidip gelen dikkat çekmey çalışan kişilik kaldı ki yanımızda yatan hastanın fazla refakatçısı geldiği zaman annem dikkat çekebilmek için yapmadığını bırakmıyordu....

Bugün anneme "zıkkım yesin" diyen sonra da pişman olduğunu düşünerek "gel hellalleş"diyerek kapımı açtığım teyzemin kızını arayarak hiç olmazsa bir saat arabası ile annemi gezdirmesini rica ettim...hem o hava alır hem de ben kafa dinlerim diye....gezdirdi...sadece 15 dakika:((((o da Erdek halkına sov yapabilmekti...yani teyzesinin kızı teyzesine bakıyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!Ayyyyy ne ucuz beklentiler,ne ucuz şovlar....ha bu arada evsahibim beni avukata vermiş...2 aylık kira borcum için...hayatım da ilk defa birine beddeua ettim....ev sahibime....çünkü durumumu biliyordu ve maddi durumu çok iyi olan bir insan...avukatın da telefonu yüzüne kapattım....bir başka durum ise annemin bankada 8.000.-TL'si var idi ama dün öğrendim ki bi boku yok üstelik her ay maaşından kredi borcu kesildiği gibi 1.500.-TL de kredi kartı borcu var...Tüm parasını çatır çatır yemiş...yemiş hepsini...kredi kartı borcu,kredi borcu....ben ne yapacağım??????

İyi ki internet var...oyun oynuyorum,yazı yazıyorum...stres atıyorum işte...yoksa kafayı yemek üzereyim...Evede 3 köpek...gezmek istiyorlar....bir tanesine çok gıcık olduğum 3 kedi....habire miyavlıyorlar.....annem...sürekli hareket halinde....tüpü kapatıyorum,bu sefer elektriklerle oynuyor...hep takip etmek zorundayım....maddi durumum zor,çalışamıyorum ve kendi borçlarım da var...arıyorlar....geçecek...bunlarda geçecek.

BENDEN SÖYLEMESİ...BEYİN TÜMÖRÜ VE BELİRTİLERİ

Hastanede çok kişi ile karşılaştım bir yığın test yaptırdıktan sonra "oh çok şükür bişey yokmuş bende" diyen...Bizde öyle idik...Tüm testlerimizin sonucu temiz çıkıyordu...Testlerde kendini göstermeyen tek tümör sanırım beyin tümörü...Tomografi filan palavra....biz 4 kere tomografi çektirdik ama bi bok gözükmedi.En garantisi MR....Eğer başınız ağrıyor,tansiyonunuz gidip geliyor,anlamsızca zayıflıyor,herşeye sinirleniyorsanız ve şimdi sıkı durun ama gerçek... uzun zamandır kabızlık çekiyorsanız....hemen MR çektirin...bir de hayatınızdan aspirini eksik etmeyin,kafanız ıslakken sokağa çıkmayın...kafasını üşütüp beyninde oluşan iltihaptan dolayı ölen 24 yaşında gencecik bir insan da gördüm ben....Ha son kez...alkol zararını sadece karaciğerde değil aynı zamanda beyincikte de gösteriyor....Benden söylemesi.....

28 Şubat 2011 Pazartesi

BOMBOK _1

Bombok durumdayım..ayrıntılarınI yarın yazacağım ama sanırım kafayı yiyiyorum...evdeki kedi-köpek dahil hepimiz sakinleştireci içiyoruz...onlara bitkisel olanlardan(adını yazamam ama bitkisel)bana ise 20 mg...ay hiç iyi değilim...kedilerden biri çiftleşti anasını satayım...bi o eksikti...offffff......çıldırmak üzereyim.Elektrik faturası geldi 70.-Tl....elektrikli süpürge arızalandı...Pokiş...benim can kızım...11 yaşında oldu...memesinde kist çıktı....daha yazmadıklarım var...BOMBOK durumdayım....BOMBOKUM..........UYKU...RAB..UYKU..............ÇOK YORGUNUM............

27 Şubat 2011 Pazar

SÜRPRİZ ve RAB...DAHA NE KADAR?????

Unuttum yazmayi...anneme "zıkkım yesin"diyen teyzemin kızı gelmiş ben hastaneye onun ilaclarini yazdirmaya gittiğim gün...Elim okadar alışmış ki kapıyı kilitlemeye o gün annemi Hülya ablaya emanet etmiştim ve üzerinden kapıyı kilitlemişim....Farkında değilim...neyse Gaye yani teyzemin kızı gelince kapıyı açamamış ve oda annem için aldığı meyveleri kapıya asıp gitmiş...Eve gelip kapıda ki meyveleri Gayenin bıraktığını öğrendiğim de geri götürmek istedim önce....sonra "sanırım söylediğinden utandı"diye düşündüm ki sonra ki günlerde hep kızını yolladı bize...ve ben dün onu arayıp (çünkü vicdan azabının nasıl bir duygu olduğunu biliyorum ve bu çabasından vicdan azabı çektiğini düşündüm) "annemin ne olacağı belli değil,istersen gel bi helalleş"dedim...Geldi...gözlerimin içine hiç bakamadı ama geldi...O geldikten hemen sonra "yoğun bakımdan çıkmış annemle"geçmişin kavgasını yapan ve doktor tarafından refakatçılığına izin verilmeyen öz teyzem arayarak özürdiledi....Umurum da değiller...kapım gelen herkese açık....çektikleri mi bir ben bir de Allah biliyor...20 gün oldu yıkanmayalı....Yooo kimse demesin bi 5 dakika dahi değil mi diye....o 5 dakika o kadar önemli ki....Hele bi de tek başına iseniz...o kadar önemli ki....Yapılan bir yemek,hatta bir salata dahi ne çok yükümü alıyor bilemez kimse....her an ne olacağını bilmediğim,her gece saatimi kurup 03:00'da uyandığım ve nefesini kontrol ettiğim bir insan değil annemle yaşıyorum....5 dakika bile çok önemlii....Yüzünde ve boynunda bezeler çıkmaya başladı...Vücut kanser illeti ile mücadele ediyor dedi doktor....Ama ben onları gördükçe sinirlerim bozuluyor...Daha ne kadar çekecek???????????????Rab.....daha ne kadar çekecek??????????????

26 Şubat 2011 Cumartesi

ŞÜKÜR....

İyiyiz galiba?????Hiç bilemiyorum ki ne zaman ne olacağını...Dün dernekten(Atatürkçü Düşünce Deneği) arkadaşları ziyarete geldi ve hepsini hatırladı...geldiklerinde ne yemek istersin dediler ve ah işte sorulmasını beklediğim soru bu idi...Öyle çeşit yapmasını bilmiyorum ki....Ohooooo bugün tencereler akın etti eve:))))Bilinci gidip geliyor dünden beri... bugün Ayşegül ile konuştum ki o benim hastane arkadaşım ve annesini 57 yaşında iken beyinden dolayı kaybetmiş ve şu an yine beyinden dolayı felç babasına tek başına bakmak zorunda kalan ve henüz daha 24 yaşında olan gencecik hastane arkadaşım,dostum..O da tek çocuk ve İstanbul da iyi bir kariyeri ve evi var iken babasına bakabilmek için tüm bunlardan vazgeçmiş bir insan...İsyanlar da...aynı benim gibi....Ben onu çok iyi anlıyorum ama ya diğerleri?????Dedikodu,dedikodu,dedikodu!!!!!Bu halimizle bile insanlar canımızı acıtmaya devam ediyorlar.....Biz insanoğlu bu kadar kötümüyüz????Mesela evimizde ki köpekler annem uykuya geçtiği an seslerini çıkartmamaları gerektiğini iç güdüsel olarak çok iyi biliyorlar...Ya biz!!!!Bu halimizle bile canımı acıtıyorlar,dedikoduları ile!!!!!!!!!!!!!!!!!!Biz insanoğlu,kötüyüz.....Cebimde bir kuruş para kalmadı...yine bıgün biri pazara gidip beni adıma annem için alışveriş yapmış...çok hem de çok sevindim...Buzdolabımız dolu,yarın sabah ona portakal suyu da sıkabilceğim şükür....Şükür...binlerce kez Şükür.....

25 Şubat 2011 Cuma

ORGANİK BEYİN SENDROMU

Yani "Delirium" ya da "Kafa Travması"...Annem beyin ameliyatı olduğundan dolayı "organik beyin sendromu"nu da yaşıyor maalesef...Ruh hali asla birbirine uymuyor...Sırası ile

1.aşama)çok yemek yiyip çok konuşmak
2.aşama)aşırı agresive bağlanmak
3.aşama)çok uyumak yada hiç uyumamak
4,aşama)sil baştan
5.aşama)şuur kapanması

Biz ilk 3 aşamayı yaşamıştık daha önce ve tabii ki ilk kez böyle bir hastalık ile karşı karşıya kaldığımdan dolayı çok panik olmuştum.Tek başına olmanın dezavantajlarını da yaşamıştım.Bu sefer hangi sinyalleri vereceğini biliyordum ve açıkçası 2 gündür de diken üstünde oturuyordum çünkü iştahı aşırı açılmış,tokluk hissi kaybolmuştu.Bugün agresive bağlanacağının sinyallerini de verdi...Paraya taktı kafayı...Sonra arkadaşım ile telefonda konuşurken hesabımız olan markete gideceğimi söylemiştim ve onu algıladı...Montunu giyip dışarı çıkmak istedi birden...evin kapısını sürekli kilitli tutmama rağmen o an "çıkmak" fikrinr odaklandı ise "hayır"deme şansım yok...Çıktığında hemen Ayferi aradım yine ve takip etmem gerektiğini söyledi...Bu sendromu ilk yaşadığımızda ben annemi içeri sokmak için mücadele veriyordum...Takip ettim ve markete gitti...Bu aşamada hasta tamamen bilinçsiz...ne derse ne yaparsa yapsın bilinçsiz işte...ve en yakınındakini düşman olarak görüyor...Bu yüzden ilaçlarını içirmek için karşı komşudan yardım rica ettim...Akşam yemeğini hazırladım ama "ben yapmadım,komşu getirdi"dedim.

Aslında bana kalırsa ki Ayfer'de benim ile hem fikir...bu belirtiler aynı zamanda "şizofrenlik"belirtileri...ancak bugün doktoru ile yaptığım görüşmede belirtilerin benzer olduğunu ancak sonuçların farklı olduğunu söyledi...Organik Beyin sendromu tedavi edilebilinir,bilinç yeniden açılır yada ölümle sonuçlanır...

Meleğim şu an yaşayan ölüden farksız...Kıyamıyorum ona ve çok üzülüyorum.Benim canım o...Bugün oldukça zor bir gündü...umarım yarın sabah agresivliğinden kurtulmuş olur...Canım benim....seni çok seviyorum.

23 Şubat 2011 Çarşamba

UYURSAM ÖLÜRÜM DİYE KORKUYORUM....

Benim değil sabaha karşı uyanan meleğimin sözleri...hastalığının bilincinde...çok ağlattı gece beni...arkadaşlarının vefasızlığının bilincide....hep bana "bi sen bi ben,bukadarız" deyip durdu...ölmekten korkuyor hepimizin korktuğu gibi ama o bu korkuyu daha yoğun yaşıyor ve bu yüzden uyumak istemiyor...aslında herşeyin farkında...Birbirimize sarılmış ağlarken sabah ezanı okunmaya başladı ve "ayırmasın bizi Allah" diye dua etti...

Hayatım boyunca ben doğduktan 13 gün sonra intihar ederek vefat eden babama isyan ettim...Hayatım boyunca beni ve annemi döven üvey babama isyan ettim?Hep nedenlerin cevaplarını bulmaya çalıştım,bulamadım yıllarca....Sanırım şimdi buluyorum...Benim meleğim o kadar şanslı bir insanmış ki doğmam gerekiyormuş!!!!!Benim meleğim o kadar şanslı bir insanmış ki üvey babam ona eziyet ettiği zaman daha küçücük aklımla "KALKAN" olmam gerekiyormuş ve oldum da....benim meleğim o kadar şanslı bir insanmış ki bu hastalığında onun "YANINDA" olmam gerekiyormuş...Bu benim görevimmiş...Ne mutlu bana görevimi elimden gelen en iyi şekilde başarmaya çalışıyorum...Ay deliriyormuyum neyim...ama işte öyle yani!!!!!!

Bugün çok yorgunum,çok koşturdum....doktoruna gittim,ilaçlarını yazdırdım...o da sanki benim yorgunluğumu anlarmış gibi erkenden uyudu...Ayfer bugün gelmeyecek:(((((((...Çok alıştık onun varlığına...Ne güzel bir dost...

22 Şubat 2011 Salı

HEM GEZDİK HEM PİRİPAK OLDUK...KEYİFLİYİZ.

Ohhhh şükür oturabildim sonunda...Bugün hem çok keyifli hem de oldukça yorucu bir gündü...Biraz önce uykuya geçti meleğim bende gündüzden yıkanan çamaşırları asıp,kalan bulaşıkları da yıkadıktan sonra sonra oturabildim sonunda...Elim sudan çıkmaz oldu valla...Bulaşık yıka,yemek yap,ortalığı topla,çamaşırları as-topla,evdeki 4 ayaklıları sonrada bahçede ki 4 ayaklıları doyur...ne zor işlermiş bunlar yahu...İstanbul da yalnız yaşadığım günler aklıma geliyorda bazen...mesela 10 gün bulaşık yıkamaz,balkona astığım çamaşırları kuruduktan sonra toplamak yerine ihtiyacım olanı alır gerisini bırakırdım...Hatta hatırlıyorum da bi keresinde tabaklarda ki kuruyan yemek artıklarını çıkaramadığım için atmak zorunda kalıp yerine yeni tabaklar almıştım....Yalan vallahi bu reklamlar...O an ne prilin gücü nede sıcak su işe yaramamıştı...Şimdi bu yazıyı okuyan olursa eger muhtemelen "Ohaa" filan diyordur ama hiç sakıncası yok çünkü ben bile aklıma geldikçe kendim için "Ohaa" diyor ve hatta yetmeyip "pislik" kelimesini de sonuna ekliyorum...Yapıyormuşsun işte...iş başa düşünce herşeyi yapıyormuşsun.

Tanrı yine duamı kabul etti ve benim canım meleğim dün geceyi çok huzurla uyuyarak geçirdikten sonra bu sabah çok daha dinç,çok daha neşeli ,çok daha iştahlı ve sağlıklı olarak başladı güne...Ben o uyanmadan önce erkenden gidip tekerleki sandalyeyi getirmiştim zaten ve ona sürprimizi söylediğim zaman çok sevindi...Sağlığında gününün çoğu vaktini dışarda geçirmiş olmasından dolayı evde fazla kalmanın onu sıktığını biliyorum ancak zor yürüdüğünün kendisi de farkında ve ilk zamanlar dışarı çıkmak istemesine rağmen sonralarda bu konuyu hiç açmadı bile...Hemen tertemiz giydirdim aşkımı...bir de hafif makyaj...İkimizde o kadar mutlu idik ki...Çıkarken köpeklerimizi de aldık yanımıza ve önce Ayfer'e sonra da çok sevdiği çay bahçesine gittik...Ben hayırsız olduklarını biliyorum ama o farkında olmadığı için arkadaşlarını görmek mutlu etti onu...Keyifliydik yani...

Eve gelir gelmez çorbasını içirdim meleğime ve sonra İdil yani anneme "zıkkım yesin" diyen çok sevgili yiğenim Gaye'nin kızı geldi tekrar...O gelince mutfağa girdim ve uzun bir aradan sonra ilk defa hafif katı yiyecekler yemesinden dolayı çorba yerine yeşil mercimek yemeği ve pilav hazırladım acıktığında yedirebilmek için...Ara öğünlerimizde olmadı değil tabii ki...Portakal suyu,muz,bebe bisküvisi,Danone çilekli yoğurt...

İdil gitttikten sonra biraz vakit geçirdik birlikte...o anlattı ben dinledim...ben sordum o anlattı...Geçmişi ve geçmişteki insanları çok çok iyi hatırlıyor ama yakın zamana önce olanları hatırlamıyor maalesef...Bugün hep hayvan barınağından,hayvanlara olanlardan ve hayvanseverlerden bahsetti..."hep biz yaptık diye anlatıyorlardı benim köpekler için yaptıklarımı"dedi.Doğru da söyledi...İnsanoğlunun egosu hiç bitmez ki...

Bir ara baktım Televizyon'a odaklanmış bende bunun üzerine yayında olan "Yemekteyiz"programını açtım ona seyrederken acıkır da benden yemek yedirmemi ister belki diye ve bingo...Acıktı:)) ve hazırladığım yemeği afiyetle bitirdi....

Akşam üzeri el-ayak bakımı ile ilgilendim meleğimin...Ayfer ile anlaşmıştık ve bugün annemin banyosu için yine gelecekti bize...Ayfer'den çok şeyler öğreniyorum...Onun da annesi rahatsız ve hem bakım konusunda hemde hasta psikolojisi konusunda oldukça deneyimli...Mesela annemi banyo yaptırmaya ben ikna edemiyordum ve temizliğini vücunu silerek yapıyordum ama suyun altına girmesi gibi olmuyor elbette.Ayfer kolaylıkla ikna etti onu ve sağolsun bu aşamada da yanımızda idi...Bana kalsa ben duşakabin'in içine kocaman bi sandalye otutturmuştum yıkanırken oturarak yıkansın diye...ay ne salağım...Ayfer elinde oturakla geldi halbuki...Birde anneme aldığı yeni eşofman ve iç çamaşırları ile...Nasıl güzel ve nasıl vefalı bir arkadaşmışsın sen Ayfer...

Yatmadan önce içini ısıtsın diye içirdiğim sıcak tarhana çorbasından hemen sonra hem temiz hava almanın,hem de sıcak bir banyo yapmanın rahatlığıyla baktım oturduğu yerde gözleri kayıyor hemen yatırdım yatağına aşkımı...

Onun huzurlu ve mutlu olduğunu çok iyi biliyorum ve bu beni çok rahatlatıyor...ve yine güzel Yaradanım...bu geceyi huzurla uyuyarak geçirdikten sonra sabah daha dinç,daha sağlıklı,daha neşeli,daha iştahlı uyansın benim canım annem...

21 Şubat 2011 Pazartesi

DÜN GECEMİZ VE BUGÜNÜMÜZ

Salonda oda yaptım meleğime ışığı daha çok alıyor diyerek...Karşılıklı yatıyoruz ve 3 aylık sürecimizde o kadar kendimi otomatiğe bağlamışım ki azıcık kıpırdanmaya başlasa hemen uyanıyorum...Birara eve geldiğimiz ilk zamanlar ben arka oda da uyuyordum ve ozaman bile yataktan fırlayıp onun yanına gittiğimde yeni yeni kıpırdamaya başladığını görüyordum...Dün gece sanırım sabaha karşı birden yatağından fırladı...o kadar panik ve heyecanlıydı ki kötü bir kabus gördüğü belli idi herhalinden...Normalde benden yardım alarak yürümesine rağmen hiç yardımsız ve hızlı bir şekilde tuvalete gitti ve tekrar salona döndüğünde panik halde masada bulduğu torbanın içine gördüğü herşeyi doldurmaya başladı...Çok korkmuştu ve söylüyorduda..."Ben çok korkuyorum evimize gidelim" diyordu aşkım...Bu durumu biliyorum...Hastanede uzun zaman kalanların yaşadığı bir sendrom bu...Hastane ortamında hastanın da,refakatçının da psikolojisi bozuluyor maalesef...Benim meleğim ilk zamanlar bana çok güvenmiyordu örneğin...Serumu takılırken yada iğnesi yapılırken hemşirelere yardımcı olmakz zorunda olduğumdan dolayı eve geldiğimiz ilk zamanlarda elimde gördüğü herşeyi iğne zannediyor ve bağırmaya başlıyordu...Çok şükür o günleri atlattık ama zor günlerdi...Dün gece olanda benzer bi durumdu...Hastanede zannediyordu kendini ve gitmek istiyordu...Zor ikna ettim evde olduğumuze...Çok korkmuştu benim meleğim...

Son 1-1,5 haftadır çok keyifliyiz oda bende...Annemi şeker koması geçirmiş diye duyan,hastanede yattığımızı dahi bilmeyen,durumu anlattığım zaman işin ciddiyetini 3 gün sonra farkeden ve gerektiğinde işini gücünü bırakıp hergün hiç aksatmadan gelen ortak arkadaşımızın varlığı hem annemi hem beni sevindirdiği gibi aynı zamanda bana güç kattı...İlk zamanlar çok kaba davranmıştım halbuki ama ozaman beyin sendromu yaşıyordu ve zor günler geçiriyor, uyuması için dualar ediyor,birisi gelip uyandıracaklar diye ödüm kopuyordu...Şimdi Ayfer biraz gecikecek olsa ben bile yolunu gözler oldum...Annem ise onu görünce benden daha çok seviniyor...Onun böyle kocaman yüreği olduğunu bilmiyordum...İyi ki varsın Ayfer...Her gelişinde evimize neşe katıyorsun...Yürekten teşekkürler...

Bazen beni çok güldürüyor yaptığı hareketler ile...Çocuk gibi işte...Bugün ayağındaki çorapları çıkartıp ellerine giymiş:))Bugün 2 minik misafirimiz daha vardı...Gaye yani anneme "zıkkım yesin" diyen teyzemin kızı çocuklarını göndermiş evimize...yarın da kendi gelecekmiş...Buyursun gelsin...Ben kırgınım ona ama annem geldiğini görünce sevinecektir...

Bugün bir de tekerlekli sandalye ayarladım annem için...Erdek Belediyesinden bu konuda yardım istedim ve hemen buldular...yarın elimizde olacak ihşallah ve ben meleğimi sıkı sıkı giydirip,hafif bir de makyajını yapıp gezdireceğim meleğimi:)

Günden güne ona olan sevgim aşka dönüşüyor...Aşık oluyorum gitgide ona...Hemen köşede ki bakkala bile gittiğim de koşarak eve geliyorum meleğim yalnız hissetmesin kendini diye...Ben seni artık sevmiyorum annem...ben sana deliler gibi aşığım...

Biraz önce uyudu aşkım...Lütfen yüce Yaradanım;ona huzurla uyumayı ve yarın sabah bugünkün den daha dinç,daha neşeli ve daha sağlıklı uyanmayı nasip et Yarabbim...Ha bide lütfen yarın hava güzel olsun...meleğimi gezdireceğim...

KANSER...SONA GİDEN YOLUMUZ

Ayrı yaşıyorduk 9 aydır.Son zamanlarda sadece bana karşı değil etrafındaki herkese karşı olan davranışları agresifleşmiş ve bu durumu psikolojisine bağlayarak evden bavulumu ve köpeğimi alıp çıkmıştım.Bilemezdim ki bu durumun hastalığının belirtilerinden biri olduğunu.Arkamdan bıçaklar savururken ya da arkamı döndüğüm an saçımdan tutup kafamı duvarlara vururken benden neden bu kadar nefret ettiğini düşünerek günden güne içime kapanıyor ve ona karşı olan kızgınlığım artıyordu.Bir yandan da psikolojisinin bozuk olduğunu düşünmemden dolayı ona karşı duyduğum acıma ve üzüntü duyguları altında ezililyordum.Karman çurmandım yani...Nefret,acıma,anneye karşı duyulan sevgi ve özlem...

Taaki hasta olduğunu öğrenene kadar...Hasta olduğunu öğrendiğim an tek bir duygu vardı içimde...anne sevgisi...Bu yaşadığım dönemi sevgili meleğim çok iyi bilir...Birtürlü ulaşamıyordum anneme...hergün kapısına gidip açması için yalvarıyor,arkadaşlarını araya sokuyor ama birtürlü ulaşamıyordum ona...Açmıyordu kapıyı,benimle inatlaşıyordu...Kime faydası oldu ki bu inadın...Ağlıyor ve dua ediyordum...Kapıyı açtığı günün sabahı;ezan okunurken kalkmış ve ağlayarak dua etmiştim Yaradanıma...kapısını ve kalbini bana açsın Yarabbim diyerek...O gün kapısını açtı benim canım ve sona giden yolculuğumuz 05/11/2010 tarihinde başlamış oldu...

Kötü idi durumu hem de çok kötü...aşırı zayıflamıştı ve ne verirsem vereyim yiyemiyor,sürekli istifra ediyordu...Doktora gitmişti kendi başına ama tansiyon diye yollamışlardı onu eve...Beni evine kabul ettiğinin ertesi günü şiddetli baş ağrısından birlikte gittik Erdek Hastanesine...yine tansiyon dediler ve eve yolladılar bizi....Yok başka birşey vardı benim annemde,bunu hissediyordum,tansiyon kadar basit bir durum değildi ve 07/11/2010 tarihinde sabah saat 08:00'da alıp annemi Bandırma Devlet Hastanesine götürdüm...Amacim dahiliyeye kontrol ettirerek neden yemek yiyemediğini öğrenmekti...Hastaneye gidergitmez tekerlekli sandalyeye otutturdum onu ve sıraya girdim ama benim acelem vardı...Bırakıp sırayı acile götürdüm annemi...Acilden geçiş yapmamız daha kolay olur diye düşünmüştüm...Kurnazlık yapmıştım aklımca ama iyiki de öyle yapmıştım...Acile gider gitmez serum verdiler anneme...Şiddetli başağrısı başladı o sırada ve hemen Nöroloji doktorunu çağırdılar...Nöroloji doktoru kafa filmi istedi ve ambulans ile tomografi çektirmeye gittik...Şaka gibi idi yaşadığım herşey...Birden bire hiç anlamadığım bir koşuşturma içerisine girmiştim...Tomografi sonucuna göre annemin beyincik bölgesinde damar tıkanıklığı vardı...Makinelere bağlandı,akciğer filmleri,kalp ekoları...herşey biranda olup bitiverdi ve annemi aynı tarihte hastaneye gidişimizden 2 saat sonra Nöroloji Servisine yatırdık...Meleğim benim...başı öyle çok ağrıyordu,öyle çok acı çekiyordu ki...Hiçbirşey yiyemiyor ve sürekli istifra ediyordu...Yürümesinde ise dengesizlik vardı...Tek başıma idim.Ençok tuvalete giderken zorlanıyordum...2 elimle annemi,dişlerimle de serumunu...İlk 5 gün çok ağrı çekti,sonrasında ki günlerde ise hem bana,hem hemşirlere hem de doktorlara karşı agresifleşti...Bu arada halüsyonasyonlar görüyor ve hatırlama fonksiyonları azalıyordu....Öyle çok agresfifleşti ki durmadı hastanede...Doktorlar uyutarak hastanede tutmaya çalıştı onu durduramadık ve eve geldik...Evde bana karşı agresifliği devam etti...İsyanlarda idim...Neydi bütün bu olanlar anlayamıyordum...Hasta idi,tek başına yürüyemiyor ve hala yemek yiyemiyordu ve bana ihtiyacı olduğunu kendiside bilmesine rağmen yine de benimle uğraşıyordu....Ne yaparsa yapsın,ne söylerse söylesin tansiyonunu yükseltirim korkusu ile cevap vermiyor ama çok hem de çok üzülüyordum...Çok hemde çok zor bi 5 gün geçirdik evde...Yine karman çurmandım...kızgınlık,acıma,çaresizlik ve anne sevgisi...

Son gün...uyurken markete gitmiştim...Birazda oyalandım açıkcası...Nasıl olsa uyuyor diye bi açy içtim...eve geldiğimde heryer kandı ve yerdeydi...O an hiç gitmiyor gözümün önünden....aklıma ilk gelen şey mide kanaması geçirdiği yönünde idi ama yüzüne baktığımda düştüğünü anladım...Ben dışarıda iken kalkıyor ve denge problemi yaşadığından düşüyor ve düşerken de burnunu masaya çarpıyor... o dönemde de hergün aspirin içtiğinden dolayı kan çok fazlalaşıyor...Erdek Hastanesine götürdüm hemen....pansuman yaptılar ve tansiyonu yükseldiğinden müşahade altına alarak tansiyonunu düşürmeye çalıştılar...2-3 saat sonra tansiyonu düştü diye bizi eve göndermek istediler ama kabul etmedim."tekim ve evde birşey olursa müdahale edemem" dedim ve iyi kide öyle demişim...1 saat sonra ambulans ile Bandırma Devlet Hastanesine gitmek üzere yolda idik...Dudakları morarmaya başlamıştı annemin...Son anda yetişmiştik hastaneye...Acil Servisinde müdahale edildikten sonra tekrar Nöroloji servisine yatırıldık ve annemin 3 gün şuuru kapalı kaldı...Bu arada dördüncü tomografi çekilmiş ve yine damar tıkanıklığı çıkmıştı...ama uyanmıyor ve hissetmiyordu...Sonunda MR çekmeye karar verdiler ve beni annemden ayıracak olan tümör o zaman gösterdi kendini...Tümör çok büyük ve son evresinde olduğundan kendini en baştan beri damar tıkanıklığı gibi göstermiş damarın açılması için verilen ilaçların neticesinde damar açılmaya başlayınca gerçek halini göstermişti...Üstelik sadece tümör yoktu bir de ödem vardı...

3 günün sonunda şuuru açıldı benim canımın...Ablasını çağırdım ki onun ile de arası kötü idi ama aradım gelin dedim...Nörolojiden çıkıp Beyin Cerrahı Servisine aktarıldık...Ameliyat öncesi durumu ona korkutmadan anlatarak saçını traş ettiler ve o gün benim için bir mucize gerçekleşti.Kendimi bildim bileli hiç ama hiç duymamıştım ondan bu sözü...Ben ona söylerdim ama o bana söylemezdi...Yine ilk adımı ben attım..."Seni çok seviyorum anneciğim"dedim ve annem hayatında ilk kez ve gönülden bana "bende seni çok seviyorum kızım" dedi...O an öylesine gönülden söyledi ki beni sevdiğini...ah benim canım annem ameliyat sonrası birdaha hiç kızı olamadım onun...O benim kızım oldu,o benim çocuğum oldu...Bazen 5 yaşında bazen 3...Bazen annesiyim,bazen ablası bazende sadece Özlem ve 07/11/2010 tarihinde başladığımız hastane sürecimiz 09/02/2011 tarihinde doktorların "yapılacak birşey kalmadı"demesi üzerine bitti.Evimizdeyiz artık...60 yaşında olan annem artık benim çocuğum...Aynı bir annenin çocuğuna baktığı gibi bakıyorum ona.Oyalansın diye oyuncaklar aldığım annem...çocuğum.

Ne çok şey öğretti bu hastahane ve hastalık süreci bana.Ne çok üzdü,ne çok yıprattı...Şimdi geriye baktığımda o an üzüldüğüm şeylerin aslında şer değil hayır olduğunu görebiliyorum...Mesela annemi uyurken bırakıp gittiğim için kendime çok kızmıştım ama iyi ki gitmişim,iyi ki düşmüş ve bunun üzerine hastahaneye götürmüşüm. İyi ki sıraya girmemek için aklımca kurnazlık yaparak acil servisine götürmüşüm onu.İyi ki,iyi ki,iyi ki...o kadar çok var ki...

Bir de kırgınlıklarım var...Yıllarca bana karşı dostlarını,arkadaşlarını tercih etti...Onlara çok hem de çok değer verdi ama onlar kapımızı hiç çalmadılar...Ablasını çağırdım kardeşini görsün diye ama ablası yoğun bakımdan çıkmış meleğim ile geçmişin ve küskünlüklerin tartışmasına girerek ona hakaretler yağdırdı...Ablasının kızı ki onu hep kıskanmışımdır bana göstermediği ilgiyi ona,bana vermediği sevgiyi ona verdiği için...ama annemin o çok sevdiği,maddi durumu iyi iken ihya ettiği bu insan yemek yediremediğim için ağladığımda annem için "bırak zıkkım yesin"diyecek kadar utanmaz,ahlaksız bir yaratıkmış meğer...İnsanlara kırgınım...

Kalbim çok acıyor...Ağlamadığım gün yok,kırgınlıklarım çok...Günlerim çok yorucu ve yoğun geçiyor...tamamen ona bağlıyım...karşımda 1 insan ama 10 ayrı karakter var...En zor olan anlar kendisini bilinçsizce agresive bağladığı anlar...O an onu sakinleştirebilmek o kadar zor oluyor ki...ama olsun...olsun.Meleğim'in bir müddet sonra şuuru kapanacak.Ahhhhhhh o kadar yalnızım ki...O anı düşünmek dahi istemiyorum ama sona hızla yaklaşıyoruz...Gözlerimi kapatmaya,uyumaya korkuyorum...kabuslar,kabuslar,kabuslar....Yardım et Yaradanım...

Her gününü,her anını yazacağım meleğimin...Bu onun ile benim günlüğüm olacak bundan sonrasında...Sevgili dostum Çiğdem'e hep "meleğim" derdim...özürdilerim Çiğdem'im....benim asıl meleğim annemmiş.