11 Eylül 2008 Perşembe

Tatildeyim...

Okulların açılması ile birlikte Erdek yaz sezonu'nu kapatmış oldu.Bu yıl, turizm'den esnaf ve otelciler aradığını bulamadı maalesef.Temmuz 15'den Ağustos 30'a kadar yani topu topu 45 gün bir yoğunluk oldu ancak bu kimsenin yüzünü güldürmedi.

Ramazan'ın başlaması ve sezonun kötü geçmiş olmasından dolayı çalıştığım otel'de 2009 yaz sezonuna kadar kapılarını kapatmaya karar verdi ve tabii benim tatilim de şimdi başlamış oldu.Hernekadar sezon kötü de geçmiş olsa çalıştığım otel oldukça yoğundu ve 3 ay boyunca 7/24 saat hiç durmaksızın çalıştım.Çalışmak; ne olursa olsun güzel...hele bir de işini severek yapıyorsan eğer saatlerin,günlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsun.Çalışırken "şimdi evde olup yatmak vardı" diyorsun ama bünyen bu tempoya alıştıysa, 2 gün sonra kıvranmaya başlıyorsun..."şimdi ne yapacağım?" Gerçi ben henüz bu soruyu kendime sormaya başlamadım...dedim ya tatildeyim:))

Erdek'in Eylül ayını çok seviyorum...Tatilcilerin gitmesi ile birlikte ortalık emekli olmuş ve dönmek için havaların soğumasını bekleyen "sakin" yazlıkçılar ile Erdek'te yaşayanlara kalıyor.O kalabalık,gürültü,telaş...birdenbire yok oluyor ve sakinliği seven biriyseniz , gerçekten de dinlenebiliyorsunuz.Zaten ben tatilcilerin telaşını oldum olası anlayabilmiş değilimdir.Herşey "bir an önce olsun" peşindedirler...biran önce güneşlenelim,biran önce denize girelim,güneş battı hadi biran önce duşumuzu alıp giyinelim,biran önce yemek yiyelim,tamam doyduk biran önce diskoya-bara gidip eğlenelim...hele eğer Otel'de kalınıyorsa bu biran önceler yerini alelacelelere bırakır..."hadi çabuk kalk saat 10:00 'da kahvaltı bitiyormuş acele edelim" yada "acele et akşam yemeği servisi başlamış...yetişelim"...

İstanbul'da yaşadığım ve çalıştığım zamanlarda da tatil proğramlarımı Nisan yada Eylül ayına göre planlardım hep.Kargaşadan,gürültüden,telaştan uzak kalıp dinlenebilmek için...Şimdi de aynı şeyi yapıyor ve çok keyif alıyorum bu durumdan.Sabahları köpeklerimle birlikte deniz kenarında yürüyüş yapmak,şezlongumu alıp deniz kenarında oturmak,kitap okumak,yüzmek ve tabii ki güneşin resmini çekmek...Gürültü yok,kalabalık yok...herşey okadar sakin,o kadar güzel ki...

Bu arada kalabalığın uzaklaşması ile birlikte Erdek yeni ziyaretçisine de kavuşmuş oldu.Hemen yanda fotoğrafını gördüğünüz arkadaşın ismini "Ali" koydu bizim balıkçılar.Her halinden henüz yavru olduğu çok belli oluyor ve balıkçılar "Pelikan Osman"'dan sonra ona gözleri gibi bakıyorlar.

İyidir Erdek balıkçıları...bir kere çok keyiflerine düşkündürler...yiyecekleri denizden,salata ve meyvaları topraktan,rakıları ise marketten borçla da olsa keyiflerinden asla ödün vermezler ve yanlarından geçipte selam veren herkesi ve herşeyi "buyur"ederler.Tezgahlarının başında dolaşan kediler,teknelerinin içinde uyuklayan köpekler daimi misafirleridir ve asla "git" demezler.

Hazır, misafir ve misafirlikten bahsetmişken bizim evde de şu aralar misafir sayısı artmış durumda...gerçi misafirler mi yoksa kalıcılar mı orası meçhul ama bana kalıcılar gibi geliyor.
Neyse bu konuya yarın devam ederim...uykum geldi:))

Hiç yorum yok: